Aysun SABAN

 

Şehit Düştüğü Tarih: 7 Kasım 2016

 

Şehit Düştüğü Yer: Dersim Hozat Bölgesi’nin Çat Vadisi

 

Doğduğu Tarih: 1995

 

Doğduğu Yer:

 

Mezar Yeri: Dersim

 

 

 

7 Kasım 2016 tarihinde Dersim Hozat bölgesinin Çat Vadisi’nde DHKC İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliği’ne bağlı bir grup gerillanın bulunduğu sığınak, oligarşinin faşist ordusu tarafından uçaklarla bombalandı. Aysun Saban yoldaşımız, bu bombardıman sırasında sığınakta bulunan gerillalardan biri olarak şehit düştü.

Yoldaşımız Aysun Saban, aslen Antakyalı, Arap milliyetinden, Alevi inancından olan dört çocuklu emekçi bir ailenin ikinci çocuğudur. Aynı zamanda yoldaşımız, kendisini Filistin halkının mücadelesine adamış Devrimci Sol savaşçısı yoldaşımız Ali Saban'ın yeğeniydi.

Aysun, demokratik ve devrimcilere yakın olan bir ailedendir, bu nedenle küçüklüğünden beri devrimci abi ve ablalarını tanır. Örgütlü mücadeleye ise Muğla Üniversitesi'nde Dev-Genç saflarında başladı. Dev-Genç Anadolu ve İstanbul örgütlenmesinde sorumluluklar aldı. Ve Dersim'de gerilla örgütlenmesinde büyük bir emekle çalıştı. Halka yapılan baskılar, katliamlar O'nu devrimciliğe zorladı. Küçükarmutlu Mahallesi'nde ailesinin gözleri önünde katledilen Dilek Doğan için açlık grevi sırasında kendisiyle yapılan bir röportajında şöyle demişti;

"... yaşadığımız adaletsizliklere karşı mücadele edip halka adalet talebimizi duyurmak ve adalet istiyoruz. Çünkü bu ülkede adalet istemek suç. Ama sokak ortasında, gece yarılarında, evinin önünde doğmamış çocuğuyla katledilmek serbest."

Bu, Aysun'un devrimcilik sebeplerinden sadece biriydi.

Yoldaşımız Aysun, Dev-Genç komutanlarından Şafakların ve Elif Sultanların kararlı ve çalışkan öğrencilerinden biriydi. Şehitlerimize bağlı ve onların hesabını sormaya kararlıydı.

 

 

***

"Savaşmak İçin Ne Çok Nedenimiz Var Aslında..."

Aysun'un gerilladayken partiye yolladığı mektuplarından birinde neden devrimci olduğunu, emperyalizme ve faşizme karşı neden savaşmak gerektiğini şöyle anlatıyordu;

"Merhaba Büyük Ailemiz,

Bana sevgiyi, emeği, yoldaşlığı ve daha nice güzel erdemi öğreten, beni baştan yaratan büyük ailemiz...

Yarattığımız kahramanlıklarla dolu tarihimiz bana güç veriyor, savaşma gücü. Hani hep deriz ya zor zamanlarımızda tarihimize ve şehitlerimize bakalım diye. İşte ben de öyle yapıyorum. Böyle zamanlarda bana güç veren beni yalnız bırakmayan nice yoldaşım var ve bana öğretiyorlar. Şafak Abi, Çiğdem Abla, Bahtiyar Abi, Berna Abla, Bahtiyar Abi, Onur Abi, Çayan Abi... Şimdi hepsiyle Dersim'in doruklarında buluşuyoruz ve daha güçlü adımlarla özgür günler için koşuyoruz.

Analarımızın dökülen gözyaşları için, makinaya kaptırılan kol için, Günay Abla için, Dilek için, Yılmaz için, çocukluğunu yaşayamayan çocuklarımız için silahlarımızı kuşandık. Şimdi adım attığımız her karış toprak bizimle özgürleşecek bunu bilmenin coşkusu ve sevinciyle hesap soruyoruz...

Savaşmak için ne çok nedenimiz var aslında. Yıllardır emeğimiz sömürülüyor, dinimiz dilimiz ırkımız yok sayılıyor, diri diri yakılıyoruz, cenazelerimiz mezarsız kalıyor, analarımızın gözyaşları hiç durmuyor. İşte böyle bir ülkede umudu temsil ediyoruz. Umut biziz. Umudu büyütmek için çıktık dağlara... Adımladığımız toprak, sırtımızı verdiğimiz ağaç, suyundan içtiğimiz dereler şahittir ki bu savaş zalimden hesap sorma savaşıdır.

Halkımızın çektiği acıları, katledilen insanlarımızı, yakılan köylerimizi, gençlerin çalınan geleceklerini, içinde adalet olmayan sarayları, joplanan ana babalarımızı, yasaklanan türkülerimizi unutmayacağız...

Bir yılı aşkın süredir bu saflarda mücadele ediyorum. Bu bir yıl içerisinde çok şey öğrendim. Öfkelendiğim, heyecanlandığım, sevindiğim çok zamanlarım oldu. İşlerin içerisinden çıkamadığım, zorlandığım, başardığım ve başaramadığım birçok sorumluluk vardı omuzlarımda. Büyük ailemin yol göstericiliği, emekçiliği beni hep bir adım daha ileri götürdü. Beni çok istediğim dağlara götüren hareketim ve yoldaşlarımdır. Emek ve sevginin karşılığı dağlar oldu...

Daha denecek nice söz, anlatacak çok şey var...

Son olarak şunu söyleyeyim; halkımı, hareketimi, yoldaşlarımı ve çocukları çok seviyorum, bu öyle bir sevgi ki bitmek tükenmek bilmiyor. Her geçen gün büyüyor sevgim. Sizleri tüm sıcaklığımla kucaklıyorum, tekrar görüşmek dileğiyle.

Sevgilerimle Hoşçakalın..."

 

***

"Bir Dev-Gençli Olarak

Dağları Adımlamanın Onurunu Taşıyorum...

Şimdi Şehirlerde ve Kırlarda Hesap Sorma Vaktidir..."

Evet, yoldaşımız Aysun, Şafakların, Elif Sultanların öğrencisiydi. Yeni Dev-Gençlilerin de öğretmeni, örgütleyeni ve savaştıranıydı. Yine gerilladayken vatanımızın onurlu damarları olan Dev-Gençlilere gönderdiği mektubunda şu çağrısını yineliyor;

"Sevgili Dev-Gençliler Merhaba,

Hepinizi özlemle sıkıca kucaklıyorum. Şimdi ben şehitlerimizin hesabını sormak için, adalet için, umudu büyütmek için çıktım dağlara.

Bir Dev-Gençli olarak dağları adımlamanın onurunu taşıyorum. Söz veriyorum, bu savaşta sizlere ve şehitlerimize layık olacağıma. Nice güzel zaman geçirdik sizlerle, anımsadıkça gülümsüyorum. Devrimciliğe bir Dev-Gençli olarak başladım ve bir Dev-Gençli olarak dağlarda Elif, Şafak, Bahtiyar'ın, Çiğdem ve Berna'nın ayak izinden patikaları aşıyorum.

Biliyorum şimdi kimimiz barikat başında, kiminiz liselerde, kiminiz üniversitelerde, kiminiz hapishanelerde Özgür Tutsaksınız. Dev-Genç misyonu gereği her yerde halkın öncüsüdür. Bazen el tetikte zulmün saraylarının kapısına dayanırız, bazen de umudu büyütmek için dağlarda savaşırız. Çünkü biliriz ki adalet yok bu ülkede. Berkin'in sokaklara akıtılan beyninden biliriz. Kürdistan'da yakılarak, kurşunlanarak katledilen halkımızdan biliriz, Dilek'in kara gözlerinden biliriz, yemişlerin önünden geçerken çocuklarının gözlerini kapatan babalarımızdan biliriz, parasız eğitim istediği için 8 yıl hapis cezası verilen Berna Ablamızın 15 kurşunla infaz edilen bedeninden biliriz. Ve bildiğimiz daha nice adaletsizlikler var. Bunları bilip de durmak Dev-Gençlilere yakışmaz. "Her Dev-Gençli bir adalet savaşçısıdır" der hareketimiz. Evet, adalet uğruna yüreği halk ve vatan sevgisi dolu Dev-Gençliler... Şimdi şehirlerde ve kırlarda hesap sorma vaktidir. Şimdi düşmana aman vermemenin vaktidir. 14'ünden 16'sına, 16'sından 20'sine tüm Dev-Gençliler; sizleri Dersim Dağlarına DHKC saflarına savaşmaya çağırıyorum.

Sevgili liseli Dev-Gençliler, yaşları küçük yürekleri büyük liseli Dev-Gençliler... Evet, bu düzen bizleri erken olgunlaştırıyor. Daha çocukluğumuzu bile yaşamadan fabrikalarda, tarlalarda büyüyoruz. Okuyabilmek için inşaatlarda çalışırken katlediliyoruz ya da makinaya kaptırıyoruz kollarımızı. Daha katillerinin cezalandırılmasını istediğimiz için işkencelerden geçiyoruz, küçücük bedenlerimize elektrik veriliyor, tutsaklıklar yaşıyoruz, parasız eğitim istediğimiz için, içinde adalet olmayan saraylarda yargılanıyoruz. Düzen istediği kadar saldırsın bizler Kahraman Altunların, Ümit Doğan Gönüllerin, Berkinlerin yoldaşlarıyız. Yerimiz adalet için, parasız eğitim için dağlardır.

Liseli Dev-Gençliler! Adalet ve parasız eğitim, kuracağımız Demokratik Halk İktidarından geçer. Demokratik Halk İktidarını kurmak için sizleri de DHKC saflarına Dersim Dağlarına çağırıyorum. Sevgilerimle"

 

***

"Biz DHKC Gerillalarına Güç Veren İnancımızdır"

Aysun Saban belirli hastalıklarda teşhisi konulmuş bir yoldaşımızdı, örneğin; gerillaya katılmadan önce uykusuzluk, halsizlik, şiddetli baş ağrısı, gözlerinde miyop, midesinde ise gastrit vardı. Gerillaya katıldıktan sonra teşhisi konulmuş olan tıbbi sorunları dışındaki tüm sorunları Cepheli iradesiyle ortadan kaldırdı. Ve günlük çalışmaları kendisini hiç zorlamadı, kendisinin deyişiyle "sanki yıllardır dağlarda gerillaymışım gibi hissediyorum, halbuki buraya geleli sadece 15 gün oldu. 15 günün 15'inde de kendimi halsiz ve uykusuz hissetmedim. Aksine hiç olmadığı kadar dinç hissediyorum...

Biz DHKC gerillalarına güç veren inancımızdır. Tüm takatimiz tükendiği zamanlarda inancımızla yürüyoruz. Patikaları, tepeleri inancımızla aşıyoruz. Bundan dolayı fiziksel engeller bizi durduramıyor ve devrime yürümeye devam ediyoruz."

 

***

"Halkımız bizi beklemiş yıllarca. "Geleceğinizi biliyorduk" dediler. Evet, Gelecektik ve Geldik..."

Şehitlerimizin ve halkımıza yaşatılan acıların, yoksullukların hesabını sorma isteğiyle "Tek kişilik bir eyleme veya grup şeklinde bir eyleme gönüllüyüm. Çünkü dağlara savaşmak, hesap sormak için çıktım." diyen Aysun yoldaşımız, partiye yazdığı yazısında gerilladaki duygu ve düşüncelerini şöyle ifade ediyordu:

 

"Merhaba, Umudun, sevginin, inancın ve bağlılığın adı olan Partim. Şimdi bir DHKC gerillası olarak dağlardayım. Ne çok hayalini kurdum Dersim Dağlarını adımlamanın... Ne çok bekledim kavuşmak için... DHKC gerillası olmanın onurunu taşıyorum. Halkıma, Partime, Şehitlerimize ve Yoldaşlarıma söz veriyorum bu onuru sonuna kadar taşıyacağım.

Dersim Dağları tarih kokuyor, dağlar tarihimizi anlatıyor, Cem Gülerler, Kemal Askeriler, Zehra Öncüler, Pınar Güngörler, Nazım Karacalar, Eylem Yıldızlar, Onur Polatlar, Çayan Günler yürüyüş kolumuza dahil oluyorlar ve birlikte adımlıyoruz dağları, aşılmaz denen tepeleri aşıyor, geçilmez denen nehirleri geçiyoruz. Şehitlerimizin bize bıraktığı gelenekler gücümüze güç katıyor. Şimdi daha bir güçlüyüz, kararlıyız, emin adımlarla devrimi inşa ediyoruz. Ülkemizin tüm dağlarında Cephe Gerillaları olacak...

Halkımız tıpkı bir ananın yavrusunu bağrına bastığı gibi bizleri de sarıp sarmaladı hasret ile... Halkımız bizi beklemiş yıllarca. "Geleceğinizi biliyorduk" dediler. Evet gelecektik ve geldik. Çünkü biliyorduk ki devrimin yolu ülkemizin dağlarından geçiyor. Silah elde emperyalizme ve faşizme karşı savaşmaktan geçiyor... Katledilen üstüne bombalar, kurşunlar yağdırılan halkımızın hesabını sormaktan geçiyor... Şehirde, kırda savaşı büyütmekten geçiyor...

Onurları Çayanları yaratan; Türkiye ve Dünya Halklarının kurtuluşunun umudu olan Partim...

Tarihte nice gelenekler yarattık, eşi benzeri olmayan. Çünkü ideolojimizin sarsılmaz gücünden alıyoruz mayamızı. Pir Sultanlardan, Şeyh Bedrettinlerden, Seyit Rızalardan alıyoruz... Kızıldere'den alıyoruz...

Kızıldere'den bu günlere asla teslim olmadık, silahımızdan asla vazgeçmedik. Emperyalizmin ve faşizmin vahşeti ortadayken "barış" dilenmedik bu çürümüş düzenden. Aksine bu çürümüş düzeni yıkıp yerine sosyalizmi kurma düşümüzden vazgeçmedik.

Artık bu düşümüz daha bir yakın...

Artık halkımız daha bir umutlu, artık zafer daha yakın...

Artık dağlarında Şahanları var Anadolu’muzun...

Zafere olan inancımla Partimi ve tüm yoldaşlarımı selamlıyorum. Sizleri çok seviyorum, hem de uğruna canımı feda edecek kadar...

Hoşçakalın. Sevgilerimle."

 

Biz de seni ve tüm şehitlerimizi saygıyla selamlıyoruz, biz de sizi seviyoruz Aysun yoldaş.

Dersim dağlarının şahanı olma hayalini gerçekleştiren, halkına ve partisine verdiği söze onurla sadık kalan Aysun yoldaşımıza sözümüzdür: "Ülkemizin tüm dağlarında Cephe Gerillaları olacak!" Zafere olan inancın inancımızdır.

Gerilla Aysun;

Yoldaş sevgisidir,

Sözünde durandır,

Düşmanından hesap sorandır,

Yaratılan geleneklerin devamcısıdır,

O bir Dev-Gençlidir.

 

***

 

AYSUN SABAN'IN DEV-GENÇLİLERE YAZDIĞI MEKTUP:

 

Sevgili Dev-Gençliler Merhaba,

Hepinizi özlemle sıkıca kucaklıyorum. Şimdi ben şehitlerimizin hesabını sormak için, adalet için, umudu büyütmek için çıktım dağlara.

Bir Dev-Gençli olarak dağları adımlamanın onurunu taşıyorum. Söz veriyorum, bu savaşta sizlere ve şehitlerimize layık olacağıma. Nice güzel zaman geçirdik sizlerle, anımsadıkça gülümsüyorum. Devrimciliğe bir Dev-Gençli olarak başladım ve bir Dev-Gençli olarak dağlarda Elif, Şafak, Bahtiyar'ın, Çiğdem ve Berna'nın ayak izinden patikaları aşıyorum.

Biliyorum şimdi kimimiz barikat başında, kiminiz liselerde, kiminiz üniversitelerde, kiminiz hapishanelerde Özgür Tutsaksınız. Dev-Genç misyonu gereği her yerde halkın öncüsüdür. Bazen el tetikte zulmün saraylarının kapısına dayanırız, bazen de umudu büyütmek için dağlarda savaşırız. Çünkü biliriz ki adalet yok bu ülkede. Berkin'in sokaklara akıtılan beyninden biliriz. Kürdistan'da yakılarak, kurşunlanarak katledilen halkımızdan biliriz, Dilek'in kara gözlerinden biliriz, yemişlerin önünden geçerken çocuklarının gözlerini kapatan babalarımızdan biliriz, parasız eğitim istediği için 8 yıl hapis cezası verilen Berna Abla'mızın 15 kurşunla infaz edilen bedeninden biliriz. Ve bildiğimiz daha nice adaletsizlikler var. Bunları bilip de durmak Dev-Gençlilere yakışmaz. "Her Dev-Gençli bir adalet savaşçısıdır" der hareketimiz. Evet, adalet uğruna yüreği halk ve vatan sevgisi dolu Dev-Gençliler... Şimdi şehirlerde ve kırlarda hesap sorma vaktidir. Şimdi düşmana aman vermemenin vaktidir. 14'ünden 16'sına, 16'sından 20'sine tüm Dev-Gençliler sizleri Dersim Dağları'na DHKC saflarına savaşmaya çağırıyorum.

Sevgili liseli Dev-Gençliler, yaşları küçük yürekleri büyük liseli Dev-Gençliler...

Evet, bu düzen bizleri erken olgunlaştırıyor. Daha çocukluğumuzu bile yaşamadan fabrikalarda, tarlalarda büyüyoruz. Okuyabilmek için inşaatlarda çalışırken katlediliyoruz ya da makinaya kaptırıyoruz kollarımızı. Daha katillerinin cezalandırılmasını istediğimiz için işkencelerden geçiyoruz, küçücük bedenlerimize elektrik veriliyor, tutsaklıklar yaşıyoruz, parasız eğitim istediğimiz için, içinde adalet olmayan saraylarda yargılanıyoruz. Düzen istediği kadar saldırsın bizler Kahraman Altunların, Ümit Doğan Gönüllerin, Berkinlerin yoldaşlarıyız. Yerimiz adalet için, parasız eğitim için dağlardır.

Liseli Dev-Gençliler! Adalet ve parasız eğitim kuracağımız Demokratik Halk İktidarından geçer. Demokratik Halk İktidarını kurmak için sizleri de DHKC saflarına Dersim Dağları'na çağırıyorum. Sevgilerimle…

AYSUN SABAN (Elif Sultan)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

Yoldaşları, yakınları Aysun Saban’ı Anlatıyor:

 

Geri